top of page
  • Büşra Akdağ

İran'da Kadın Hakları ve Kadın Hareketi

İranlı kadınların hakları ve hukuki statüleri, 19. yüzyıldan bu yana sürekli değişim ve dönüşüm içinde oldu. 19. yüzyılda İranlı kadınlar ev işleriyle sosyal hayattan ve toplumdan izole olurken, bu durum 20. yüzyılda değişti. Bu yazıda 20. yüzyıldan başlayarak siyasi çalkantılarla dolu İran tarihinde kadın haklarının değişimini ve dönüşümünü inceleyeceğiz.

İran’da kadın haklarına yönelik ilk sosyal hareket, 1905-1911 yılları arasında süren İran Meşrutiyet Devrimi'nden sonra kadınlar tarafından hazırlanan ilk kadın dergisinin yayınlanmasıyla başladı. Bu olayı takriben de birçok dernek ve dergiler kuruldu. Dergi ve gazetede çıkan kadın haklarına yönelik yazılar, kadın hakları bilincinin ilk tohumlarını vermeye başladı. Kadın aktivistler, kız çocuklarının da okullarda eğitim almalarını sağlamak için pek çok girişimde bulundu. Kız çocukları için özel okullar kuruldu fakat bu okullar hükümetten gizli ve denetimsiz okullardı. 1918’e kadar yıllarca süren çalışmalar sonucunda nihayet hükümet, kızlar için on ilkokul ve bir öğretmen yetiştiren bir kolejin kurulmasına öncülük etti. Kadın hareketinin bu ilk evresine katılan kadınlar orta sınıf ve eğitimli ailelerden geliyordu.


Tahran’da bir kadın hakları derneği (1923-1933)

20. yüzyılda radikal değişim 1936’da modern ‘İran’ın babası’ Rıza Şah Pehlevi (1925-1941) ile oldu. Pehlevi döneminde kıyafet inkılabıyla kadın ve erkekler için yeni kıyafet düzeni getirildi. Başörtüsü ve çarşaf gibi İslami kıyafetler ve geleneksel giyim halk arasında yasaklanarak Avrupai bir giyim şekline toplum teşvik edildi. Kadın hakları dikkate alındığında bu karar, sadece bir grup kadın için geçerli olan oldukça tartışmalı bir politikaydı. Başörtüsü takmak isteyen muhafazakar Müslüman kadınlar okullara ve devlet dairelerine alınmadı. Hatta örtünme konusunda ısrarcı olan kadınlar sokaklarda polisin fiziksel baskısına maruz kalarak örtülerini çıkarmak zorunda kaldılar. Bu karar toplumda ayrımcılığa neden olsa da Rıza Şah döneminde kadın eğitimi için önemli adımlar atıldı. Kadınların yurt dışında okumaları için maddi destek sağlandı, kadınlar Tahran Üniversitesi’ne kabul edildi. İlki Suriye’de düzenlenen İkinci Doğu Kadınları Kongresi (1932) Tahran’da düzenlendi ve İranlı kadın aktivistler Hindistan, Irak, Lübnan, Mısır gibi ülkelerin aktivistleriyle bir araya gelerek kadın hakları üzerine tartıştılar. Bunlar, kadınların toplumdaki rolünü artıran ve bilinçlenmesini sağlayan adımlardı.

 

Pehlevi Hanedanlığı’nı Rıza Şah’tan sonra Muhammed Rıza Pehlevi (1941-1979) devam ettirdi. Bu dönemde eğitim zorunlu hale getirildi. Başörtüsü ve çarşaf konusunda kadınların seçim özgürlüğü tanındı, başörtülü kadınların da toplumda yeri vardı. Ancak bu konu toplumda ayrımcılığı tetikleyen bir konu olmuştu çünkü çarşaf sınıf belirleyici bir unsur haline gelmişti. Çarşaf alt sınıfın bir parçası ve geri kalmışlığın bir göstergesi olarak varsayılıyordu.

1950’lerin sonlarına gelirken İran’da Kadın Örgütleri Yüksek Konseyi kuruldu. Konsey, kadınların oy hakkı üzerine çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar, Beyaz Devrim (1963-1978) olarak da bilinen reform dizisiyle meyvelerini verdi; altı kadın meclise seçildi ve kadınların yerel seçimlerde oy kullanmalarına izin veren yasa kabul edildi. Kadınlar yargı, polis teşkilatı, sağlık ve eğitim gibi hizmetler veren kuruluşlarına girmeye başladı. Özellikle bu dönemde, dünyadaki diğer ülkeler düşünüldüğünde, kadınların pek fazla siyasi gücü olmasa da İranlı kadınlar siyasette tam olarak aktif olmamalarına rağmen kadınların kabinede yer aldığı ve oy kullanma hakkı elde ettiği görüldü. Dolayısıyla, bu reformlar İranlı kadınlar için oldukça önemliydi.

Kadın Örgütleri Yüksek Konseyi, 5000 üyeli kadın temsilciler meclisini koordine ederek kadın haklarının genişletilmesini amaçlayan İran Kadın Örgütü’nün (1966) kurulmasına öncülük etti. Kâr amacı gütmeyen ve çoğunluğu gönüllü olan örgütte, İran geleneklerinin dışına çıkmadan kadınları eğitime teşvik etmek ve kadınların ekonomik bağımsızlığını güvence altına almak hedefleniyordu. Örgütün en büyük başarılarından biri, kadınlara boşanma hakkı veren, herkes için evlenme yaşını yükselten ve çok eşliliği kısıtlayan bir dizi yasa olan Aile Koruma Yasası’nın yürürlüğe girmesinde rol almasıydı.

1978’e gelindiğinde toplumdaki kadınların %40’ı okuma yazma biliyordu, yerel meclislerdeki ve parlamentodaki kadın sayısı artmıştı. Tüm bu kazanımların ilk faydalanıcıları genellikle şehirli orta sınıf kadınlar oldu. İşçi ve köylü kadınların yaşam koşullarındaki değişim ise daha yavaş ilerliyordu. Örgüt yine de ilerleme kaydetmeyi başarmıştı fakat din adamları, İslam aile hukukuna uygun olmadığı gerekçesiyle örgütün yaptıklarına karşıydı.

Beyaz Devrimle birlikte İran sadece sosyal anlamda değil ekonomik anlamda da gelişti. Bu dönemde İran’da adeta küçük bir sanayi devrimi yaşandı. Beyaz Devrim, toplumda bu kadar etkiliyken nasıl olmuştu da devrim yıkılmış, İslam Devrimi İran’da başlamıştı? Beyaz Devrim temelde toprak reformları için yapılmıştı. Fakat köylünün toprak sahibi olması ve feodalizmin ortadan kaldırılması amaçlanırken üst düzey devlet yetkilileri zenginleşmiş ve köylüler bütün olarak toprak sahibi olamamıştı. Toplumda yeni bir ticari çiftçi grubu ortaya çıkmış, bu da toplum arasında sınıf farkına ve alt sınıfın üst sınıfa karşı sert bir muhalefetine neden olmuştu. Her ne kadar toplumda modernleşme adına adımlar atılsa da başörtüsü veya çarşaf giyen kadınlara karşı ayrımcılık hala devam etmişti. Toplumdaki sosyal ve ekonomik gelişme ile toplumsal seferberlik arasında genişleyen bir uçurum vardı. Pehlevi Rejimi son yıllarında toplumun her kesiminden insanın tepkisini almaya başladı. Temelde Şah’ı deviren İslam Devrimi'nin arkasında iki siyasi güç vardı: daha özgür ve eşit bir hükümet isteyen solcular ve sosyal değişimden rahatsız olan radikal dinciler.  Eğitimli orta sınıf kadınlar bile eşitlik ve kitlelerin kurtuluşu için devrime giden gösterilere katıldılar. Büyük umutlarla eşitlik için devrimi destekleyen kesim Ayetullah Humeyni ile gelen İslam Devrimiyle büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Devrimden kısa bir süre sonra örtünme zorunlu hale getirildi. Radikal dinciler tarafından ‘İslam’a aykırı’ olarak nitelendirilen ‘Aile Koruma Yasası’ iptal edildi. Kadınları hiçe sayan bu kararlar pek çok protestolara neden oldu.

Devrimden günümüze kadar kadınlar, haklarının genişletilmesinden çok haklarının korunması için çalıştılar. İranlı insan hakları ve kadın hakları aktivisti Şirin Ebadi’nin Nobel Barış Ödülü’nü kazanması (2003) İran kadın hakları aktivistlerini cesaretlendirmekle kalmadı aynı zamanda sistematik baskılar ve zorluklar nedeniyle tükenmiş olan İran Sivil Toplum Örgütleri için de umut vericiydi. O dönemdeki 270 sandalyeli Meclis’in 11’i kadın milletvekilinden oluşuyordu. Mahmud Ahmedinejad'ın seçilmesiyle meclisteki kadın sayısı düştü, kadınların siyasete katılımı ve iş yaşamına girmesi küçümsendi. İslam Devrimi’nden beri aktif olan, İran yasalarına göre İslam şeriatını toplum içinde uygulanmasını denetleyen ‘Ahlak Polisi’ tarafından uygunsuz görülen kıyafetleri giyen kadınlara yönelik baskı arttı. Başörtüsü takmayan ve kurallara uymayan kadınlar polisler tarafından cezalandırıldı. 2012’de bekar kadınlar için seyahat kısıtlaması getirildi. Bu yasaya göre 40 yaşını doldurmamış bekar kadınların seyahat etmek için babalarından veya erkek vâsilerinden izin almaları gerekiyordu. Evli kadınlar ise zaten eşlerinden izin almadan seyahat edemiyorlardı. Kadınların meslek seçimlerine de kısıtlamalar getirildi. Kısıtlamalarla dolu yıllardan sonra Hasan Ruhani ‘Umut Hükümeti’ kurarak kadınların kamusal ve sosyal yaşamına yönelik kısıtlamaları iyileştirmek ve kadın sorunlarını çözmek için sözler verdi. Ruhani, Kadın İşleri Bakanlığı kurma sözü de vermişti. Bunun yerine Shahindokht Molaverdi’yi aile ve kadın sorunlarından sorumlu yardımcı olarak atayarak bu sözünü İranlı kadınlara karşı tutmadı. Molaverdi, kadın haklarını savunduğu için ‘ülkenin güvenliğini bozmak’ ve ‘devlete karşı propaganda yapmak’ gibi gerekçelerle Aralık 2020’de iki buçuk yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Günümüz İran Medeni Kanunu’nda bir kocaya karısının herhangi bir işi almasını önleme yetkisi veren, kadınları aile içi şiddete ve cinsel tacize karşı korumayan oldukça tartışmalı ve kadınları hiçe sayan bunlar gibi yasalar bulunmakta.

16 Eylül 2022'de, İran'da Ahlak Polisinin şiddeti sonucu Mahsa Amini'nin hayatını kaybettiği trajik olaya tanık olduk. Mahsa Amini'nin uygun giyinmediği gerekçesiyle yaşanan bu olay, İran içindeki gerilimi ve sorunları gözler önüne serdi ve İran’da pek çok protestoyu başlattı. Protestoları önlemek için birçok aktivist tutuklandı. Hükümet baskılarına yanıt olarak İranlı şarkıcı Shervin Hajipour, 28 Eylül'de Instagram'da ‘Baraye’ (Çünkü) adlı şarkıyı paylaşması ülkede ses getirdi. Hükümet karşıtı protestoların resmi olmayan marşına dönüşen Baraye, hükümete meydan okuyan göstericiler tarafından gönderilen tweetlerden bir araya getirilen sözlerden oluşan, ‘kadın, yaşam ve özgürlük’ sloganları içeren duygusal bir şarkıydı. Baraye, İranlıların yaşadığı acı ve hayal kırıklığını anlatıyor. Hükümet tarafından yasaklanmasına ve Shervin Hajipour’un tutuklanmasına rağmen, şarkı 5 Şubat 2023’te 65. Grammy Ödülleri’nde ‘Sosyal Değişim için En iyi Şarkı’ ödülünü aldı.

İranlı kadınlar yüzyılı aşkın süredir ataerkil toplumlarında hak ettikleri yeri bulmaya ve statülerini iyileştirmeye çalışıyorlar. Tüm zorluklara, tehlikelere ve hayal kırıklıklarına rağmen çabalarını sürdürüyorlar. Ataerkil bir sistemin varlığında eşit hak ve özgürlüklere sahip olmak İranlı kadınlar için hayal olmasa da uzun vadeli bir savaş gerektirdiği ve bunun için atılan her adımın zorlukları da beraberinde getireceği su götürmez bir gerçektir. Ataerkil sistemin temelinde değişiklikler olmadıkça, ülkeyi ne tür bir hükümet yönetirse yönetsin toplumdaki herhangi bir ilerleme tersine çevrilebilir. Sistemin temelindeki değişim, farkındalık yaratma, eğitim, sistemi aşmaya yardımcı olacak değerlerin içselleştirilmesi gibi yollarla olabilir. Bu da kuşkusuz, kadın haklarının uzun vadeli ve mantıklı bir şekilde güvence altına alınmasının anahtarı olacaktır.

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

Hamideh Sedghi, “FEMINIST MOVEMENTS iii. IN THE PAHLAVI PERIOD,” Encyclopaedia Iranica, IX/5, pp. 492-498, available online at http://www.iranicaonline.org/articles/feminist-movements-iii

Kouhi ESFAHANI, M. (2014). Iranian Women: One Step Forward, Two Steps Back. Middle Eastern Studies/Ortadogu Etütleri5(2).

Middle East Institute, After eight years as Iran’s president, what is Rouhani’s record on women’s rights?, https://www.mei.edu/publications/after-eight-years-irans-president-what-rouhanis-record-womens-rights

The Washington Post, How a viral song became the unofficial anthem of Iran’s protests, https://www.washingtonpost.com/world/2022/10/04/iran-protests-song-shervin-hajipour-arrested/

Comments


Son Eklenenler

bottom of page