Okean Elzy: Bu Senin Savaşın Değil!
Kültürün Yeniden İnşası ve Kimlik Krizi
Ağacın dalları başını eğdi,
Anne, biz hangi tanrıya dua ediyorduk?
Daha kac çocuk kaybetmeniz gerek,
Sizin olmayan savaşlarda…
Okean Elzy, “Nie Tvoya Viyna” (Bu Senin Savaşın Değil)
2013-2014 yıllarındaki Yevromaydan (Euromaidan) protestoları sırasında, protestoculara moral vermek için sahneye çıkan Okean Elzy grubunun solisti Svyatoslav Vakarchuk, konuşmasını 'Ukrayna'nın yalnızca özgürleşmeye değil, kültürel olarak yeniden doğmaya da ihtiyacı var!' sözleriyle bitirdi.
"Bir toplumun kültürünün zayıflaması, o toplumun dış dünyaya karşı duyduğu güveni ortadan kaldırır ve ulusal dayanıklılığı azaltır. Kimlik kaybı, sadece bireysel bir mesele değil, aynı zamanda ulusal güvenliği doğrudan etkileyen bir meseledir. Kimlik krizi, bir halkın devletini savunma yeteneğini zayıflatır."
Samuel P. Huntington, Medeniyetler Çatışması
Türkiye dinleyicisine ismini "Obiymi Menya" (Sarıl Bana) şarkısı ile duyuran Okean Elzy, 1994 yılında Ukrayna'nın Lviv şehrinde kurulmuştur. Özellikle melodik ve alternatif rock türlerinde şarkılar yapan bir grup olarak bilinir. Okean Elzy’nin şarkılarında, Ukrayna'nın kültürel ve tarihsel mirasına, özgürlük mücadelesine ve bağımsızlık arzusuna sıkça vurgu yapılır.
Ukrayna'nın halk müziği ve rock müziğinde, "molitva" (dua) benzeri temalar ve ifadeler sıkça bulunmaktadır. Özellikle Okean Elzy gibi modern grupların şarkılarında, doğrudan bir dua olmasa da, dini bir inançtan ziyade evrensel bir ahlaki sorumluluk anlayışına işaret edilir.
Grubun kurucusu ve lideri olan Svyatoslav Vakarchuk, Okean Elzy'nin en önemli figürüdür ve grup, onun vokalleri, şarkı sözleri ve karizması ile büyük bir popülerlik kazanmıştır. Vakarchuk, aynı zamanda bir yazar, siyasetçi ve toplumsal aktivist olarak Ukrayna milliyetçiliği ve demokratikleşme sürecine verdiği destekle de tanınır.
Akademisyen bir ailenin çocuğu olan ve teorik fizik alanında doktora yapmış olan Svyatoslav Vakarchuk, genç yaşta büyük bir entelektüel birikim ve kültürel farkındalık kazandı. Ailesinin eğitimi, onun aynı zamanda toplumsal olaylara duyarlı bir sanatçı olarak büyümesine ve sanatsal vizyonunun genişlemesine olanak sağladı. Babası, Ukrayna'nın saygın profesörlerinden biri ve Ukraynanın eski eğitim bakanı Ivan Vakarchuk’tu.
Svyatoslav Vakarchuk'un çocukluğu aynı zamanda politik değişimlere tanıklık ettiği bir dönemi kapsar. Ukrayna'nın Sovyetler Birliği'nden bağımsızlık ilanı ve ardından gelen toplumsal dönüşüm Vakarchuk’un genç yaşlarda duyduğu kimlik arayışına önemli ölçüde etki etmiştir.
Vakarchuk’un milliyetçi bir duruş sergilemesi, özellikle Ukrayna'nın bağımsızlık mücadelesi ve Rusya'nın Ukrayna'ya karşı uyguladığı baskılara karşı verdiği tepkilerle ilişkilidir. 2004 Turuncu Devrimi'nde aktif olarak yer alan grup, 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi ve Donbas'taki savaşın ardından, Rusya'da konser vermeyi bıraktı ve bunu yapan birkaç Ukraynalı gruptan biri oldu. Vakarchuk, Ukrayna'nın demokratikleşme sürecine ve gençlere yönelik sosyal reformlara katkı sağlamasıyla grubun Ukrayna'daki popülaritesini pekiştirdiği gibi, dünya çapındaki hayranlarını da etkilemiştir. Kendisi, Ukrayna'daki genç kuşaklar için bir rol model ve bir kültürel ikon haline gelmiştir.
2013-2014 Yevromaydan hareketi, Ukrayna'da demokratikleşme hareketinin en önemli dönüm noktalarından biriydi ve Svyatoslav Vakarchuk’un milliyetçi duruşunun pekişmesine yol açtı. Bu devrim, Ukrayna halkının Rusya'nın etkisinden çıkma ve Avrupa ile entegrasyon isteğini simgeliyordu.
"Avrupa'ya katılmak, bizim sadece ekonomik veya siyasi bir hedefimiz değil. Ukrayna, özgürlük, demokrasi ve insan hakları gibi evrensel değerlere inanan bir halktır ve bu yüzden Avrupa ile birlikte olmak istiyoruz. Bu bizim doğal yolculuğumuzdur."
Siyasi baskılar
Svyatoslav Vakarchuk'un milliyetçi görüşleri, Ukrayna’daki bazı siyasi çevreler tarafından zaman zaman radikal olarak görülmüştür. Vakarchuk’un bu görüşler doğrultusunda verdiği mücadele, onu hem sevilen hem de tartışmalı bir figür yapmış ve böylece sadece siyasi çevrelerden değil, halktan da çeşitli tepkiler almıştır. Bazı kesimler, onun milliyetçi duruşunu desteklerken, bazıları da bu tavrın Ukrayna’yı daha fazla kutuplaştırabileceği endişesini taşımıştır. Bazı eleştirmenler, onun bu görüşlerinin, özellikle Ukrayna’daki etnik azınlıklar ve Rusça konuşan topluluklar üzerinde negatif bir etkisi olabileceğini savunmuşlardır.
Vakarchuk, 2007 yılında Verkhovna Rada’da (Ukrayna parlamentosu) özgürlük ve ifade özgürlüğü meseleleriyle ilgili parlamenter komitenin ve Rusya Federasyonu ve diğer ülkelerle parlamenter temas gruplarının bir üyesiydi. 2008'in başlarında ise Verkhovna Rada’daki koltuğundan feragat etti. 2019 yılında Holos (Ses) Partisi’ni kurarak siyasette daha aktif bir rol üstlendi. Partisinin manifestosunda, Ukrayna’nın milliyetçi bir çizgide güçlü bir şekilde büyümesi gerektiği ifade edilmiştir. Bazı kesimler sanatçının siyasette yer almasını eleştirmiş, onun sanatını politikaya alet etmeye başladığını savunmuş ve "politikada sanatçılar yerine deneyimli liderler olmalı" gibi tepkiler gelmiştir. Rusya, Ukrayna'nın bağımsızlığını ve egemenliğini tehdit eden eylemlerine devam ederken, Vakarchuk’un bu ülkeye karşı sert eleştirileri, onu sık sık Rusya'dan gelen baskılarla karşı karşıya bırakmıştır.
Yapıcı Millî Aidiyet
Vakarchuk'un milliyetçilik anlayışı, sadece yıkıcı değil, aynı zamanda yapıcı ve kültürel bir millî aidiyet oluşturmaya yönelik bir yaklaşımdır. Savaş ve kriz ortamlarında milliyetçilik duygusunun canlanması, onun Ukrayna'nın öz değerlerini koruma mücadelesinin temel taşlarını oluşturmuştur. Vakarchuk’un açıklamaları ve röportajlarından çıkarılacak en önemli nokta, onun Ukrayna'nın bağımsızlık ve kültürel kimliğini savunurken milliyetçiliği evrensel değerlerle uyumlu bir şekilde ele alma çabasıdır.
"Rusya’nın Ukrayna’yı yok etmeye yönelik politikaları yalnızca bir toprak meselesi değil, aynı zamanda ulusal kimlik meselesidir. Ukrayna'nın gücü sadece topraklarında değil değerlerinde, dilinde yatar. Bir milleti var kılmak için önce kültürünü savunmalısın."
Kültürel Zayıflama ve Bağımsızlığa Tehdit
Ukrayna, uzun yıllar boyunca Sovyet yönetimi altında fazla bir şekilde Rus kültürüne ve diline entegre olmuştur. Bu durum, Ukrayna halkının kendi kimliklerini ve dilini korumakta zorlanmasına, zamanla kültürel zayıflamaya yol açmıştır. Vakarchuk'a göre, bu zayıflama, Rusya’nın Ukrayna'yı etkileme çabalarında çok belirleyici olmuştur. Çünkü, kültürel kimliği zayıf olan bir ülke, dışarıdan gelen tehditlere karşı daha savunmasız hale gelir ve toplumun bağımsızlık konusundaki kararlılığı da zayıflar.
Ukraynaca, tek devlet dili olarak ilan edilmiş ve bu, 1996 tarihli Ukrayna Anayasası'nın 10. maddesinde onaylanmıştır. Sovyet sonrası Ukrayna hükümeti, bu yasayı Ukrayna’daki tüm yaşam alanlarında Ruslaşmadan arındırma amacıyla uygulamalara dönüştürmüştür. Ukraynaca şu anda hükümetin, hukuk sisteminin ve resmi belgelerin dili olup, aynı zamanda ortaöğretim ve yükseköğretimin ana dilidir. 2005-2006 yıllarında, Ukrayna'daki ortaokul öğrencilerinin %78'i Ukraynaca okullara gitmiştir. Bu sayı Kırım'ı kapsamamaktadır. 2008 verilerine göre, Kırım nüfusunun %76’sından fazlası Rusçayı ana dili olarak görmekte ve çocukların %93’ü Rusça okullarda eğitim görmektedir.
"Uluslararası ilişkilerde kültürel kimliğin korunması, bir ülkenin siyasi bütünlüğünü sürdürmesi için kritik bir faktördür."
David Held, Globalization: Theories and Issues
Ukrayna'daki Rusça konuşan nüfus, dillerinin mevcut yasal durumu konusunda farklı görüşlere sahip olabilirler, ancak Moldova veya Estonya gibi ülkelerdeki Rusça konuşanlarla aynı kaygıları yaşamamaktadırlar. Bu tutum, Rusça konuşan nüfus arasında Ukraynaca yeterliliğinin yüksek seviyelerde olmasıyla açıklanabilir. İki dilin tipolojik benzerliği nedeniyle, düşük dil becerilerine sahip olanlar bile yazılı ve sözlü Ukraynacayı anlayabilmektedir.
2001 Ukrayna Nüfus Sayımı, Ukrayna nüfusunun %67,5'inin Ukraynacayı, %29,6'sının ise Rusçayı ana dili olarak gördüğünü ortaya koymuştur. 2004 raporları, sadece %30'luk bir kısmın Rusçayı ana dili olarak kabul ettiğini, ancak nüfusun %60'ının günlük yaşamda Rusça kullandığını ve genel olarak nüfusun %83'ünün Rusçaya yeterli olduğunu belirtmiştir.
Rusça konuşan Ukraynalılar da Ukraynacayı ana dil olarak kabul etmeye devam ederken, evde Rusça konuşuyorlar, Ukraynaca'nın egemen olduğu bir eğitim sistemi çerçevesinde bile, öğrenciler ara molalarda, toplantılarda ve gayri resmi etkinliklerde Rusça'ya geçiş yapmaktadırlar. 2005 yılında Kyiv Taras Shevchenko Ulusal Üniversitesi'nde yapılan bir anket, kendisini Ukraynalı olarak tanımlayan 199 katılımcıdan %40'ının kendisini Rusça konuşan biri olarak tanımladığını ve başka bir %26'sının ise her iki dili ya da her iki dilin karışımını kullandığını ortaya koymuştur. Son onbeş yılda Ukraynaca'nın prestiji kesinlikle artmış ve Rusça konuşan Ukraynalılar arasında Ukraynaca yeterlilik seviyeleri de yükselmiştir. Siyasi liderler, Ukraynaca öğrenmek ve bunu kamusal alanda kullanmak için çaba sarf etmişlerdir. İki dil arasındaki büyüyen eşitlik ile ilgili ilginç bir sonuç, uzlaşarak uyum sağlamama fenomenidir (phenomenon of cooperative nonaccommodation). Bu fenomen, her iki tarafın da konuşmalarını tercih ettikleri dillerde yapmaları, ancak diğer tarafın kendilerini anlayacağı ve saygı göstereceği beklentisiyle gerçekleşmektedir.
Kültürün Yeniden İnşası ve Kimlik Krizi
Vakarchuk, Ukrayna’nın Sovyetler Birliği’nden ayrılmasının ardından milliyetçilik ve bağımsızlık ideallerini yeniden benimsemesinin ancak kültür yoluyla mümkün olacağına inanıyor. Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte Ukrayna, kendi dilini, tarihini ve kültürünü yeniden keşfetmeye çalıştı. Ancak, bu süreçte halkın bir kısmı, özellikle Rusya yanlısı bölgelerde, bu kültürel uyanışı benimsemekte zorlandı.
Şafak küçük zaferler edindi, ama savaşı kazanmadı.
Senin Tüm Niteliklerin
"Okean Elzy’nin şarkıları, kalbimdeki boşluğu ve kaybettiğim birini anlatıyormuş gibi hissediyorum. Tüm hatalarımı, bir şeyleri sevmemin bir parçası olarak kabul ediyorum ve kaybolan bir şeyi sevmenin nasıl bir his olduğunu anlatmak zor."
2022, Varşova. Okean Elzy konserinde bir hayran
Sovyetler Birliği'nin kültürel ve toplumsal yapısı, insanların yalnızca iyi ve onaylanan yönlerini kabul etmelerini ve sevmelerini teşvik eden bir sistemdi. Zayıflıklar, hatalar ve eksiklikler toplumsal normlara uygun olmadığı için genellikle gizleniyor veya dışlanıyordu. Bu durum, kendini, başka birini ya da bir kavramı tüm nitelikleriyle sevmenin zor olduğu bir ortam yaratıyordu. Okean Elzy'nin şarkıları, bu çaresizlikleri, içsel çatışmayı anlatarak bu durumla barışan gençlerin sığınağı olmuştu.
"Gençlerin, eski Sovyet etkilerinden bağımsız bir kimlik inşa etmeleri gerek. Bu sadece fiziksel bir sınır savunusu değil, bir kültürel devrim..."
Kaynaklar:
Samuel P. Huntington, The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order
John Breuilly, Nations and Nationalism
Benedict Anderson, Imagined Communities (1983)
David Held, Globalization: Theories and Issues
Comments